26 Ocak 2017 Perşembe

12 Angry Men / 1957 / Film


12 Angry Men çoğunlukla göz ardı edilmiş, “eski” olmasından kaynaklı da günümüzde pek fazla hatırlanmayan bir film. Oysa ki genç Sidney Lumet’nin başarılı yönetimi, başta Henry Fonda olmak üzere tüm oyuncuların naif ama gürleyen oyunculukları ve tek bir noktaya odaklanan ama insani durumları fazlaca ortaya koymasıyla mutlaka izlenilmesi gereken filmlerden.


RED! Filmi

15 Ocak 2017 Pazar

Atlee / Flying Ahead / 1970 / Albüm


70’li yılların Avrupa’da Krautrock, Progressive rock, Symphonic rock, Space rock gibi bir çok farklı türü bir arada kucakladığı bir dönemde bu tarz dönem için devrimsel sayılabilecek müzikal ayaklanmaları bir kenara bırakırsak geriye Amerika’dan çıkma psychedelic ve hard rock hareketleri kalır. Genel olarak fazla uzun ömürlü olmayan (tek albümle yetinmek gibi bi alışkanlıkları vardır) grupların oluşturduğu bu kuşakta yakınen bildiğimiz bir dolu grup olmakla birlikte ismini belki de hiç duymadığımız ama yaptıkları işin hakkını sonuna kadar verenler de vardır. Atlee’yi her iki gruba da dahil edebiliriz. Bilenlerin çok iyi bildiği, bilmeyenlerin ise gerçekten farkına varamadığı bir zevktir Atlee.


I love you - Mehmet Güreli

12 Ocak 2017 Perşembe

Amy Winehouse - Back To Black

2000’lerde Gözden Kaçmış Olabilecek 10 Bilim Kurgu Filmi


2000’lerde izlediğimiz bir çok bilim kurgu filmi var şüphesiz. Ama bazıları var ki çok fazla ön plana çıkmamış, tuhaf, ufuk açan ve gözden kaçmış olabilirler. Bilim kurgu film arşivi yapan herkesin elinde olması gereken filmlerden bir seçki aşağıdaki liste. İlkleri, farklılıkları, daha önce akla gelmeyen konularıyla seyretmeye doyulamayacak 10 film.


10 Ocak 2017 Salı

Luke Cage / Netflix’in Marvel’den Transferi


Luke Cage Amerikan çizgi roman sektörü içinde çokça bilinmekle birlikte pek fazla dünyaya açılamamış karakterlerden biri. Bunun en büyük nedeni de sanırım yerel bir kahraman olması. Diğer kahramanlardaki gibi herhangi bir yerdeki herhangi bir soruna yetişme kaygısı yok Cage’in. Harlem ekseninde gelişen olaylar ve olayları meydana getiren karakterleriyle New York bile değil tamamen Harlem’in karakteri.


9 Ocak 2017 Pazartesi

Creedence Clearwater Revival / Bayou Country / 1968


İlk albümün başarısının getirisi olarak 1968 yılında hızla ama etkileyici bir güzellikte kaydedilen Bayou Country, CCR’ın müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırırken diğer yandan Swamp Rock’ın daha görünür hale gelmesini de sağlaması açısından önemlidir. Swamp rock ayrımı ilk albüme oranla bu albümde kendini daha fazla hissettirir. Mississippi deltasında hayata geçen delta blues’un ardılı olarak da Swamp (bataklık) rock adını alması da espirili ve kaçınılmazdır.


8 Ocak 2017 Pazar

Türk Televizyonlarında Yaşanmış En Saçma Olaylar

Kayıp Kıta Atlantis History Channel Türkçe Belgesel

Yul Brynner / Efsane Oyuncular


Yul Brynner, ciddi anlamda bir kariyere müzikallerde ve özellikle de etkili bir Broadway oyunu olan Kral ve Ben ile başladı. Arka arkaya oynadığı filmlerle de hem başarısını hem de oyunculuğunu kanıtladı. 41 filmden oluşan filmografisine önemli işler sığdırdı. Alışılmışın ötesinde, hatta sıra dışı sayılacak bir karaktere sahipti. Bu ayrıksılık onu efsane oyuncular kategorisine taşıdı.


Amy Macdonald - This Is The Life

7 Ocak 2017 Cumartesi

Wonder Woman / Feminist Bir İkon


Wonder Woman filminin vizyona girmesine 5 aydan az bir süre kalmışken hakkında birkaç laf etmek gerekiyor diye düşünüyorum. Neticede 40’lı yıllarda ortaya çıkmış bir çizgi roman süper kahramanı olsa da bir çok kahramanın yanında 2017’de bahsedilmesi gereken bir ikon gibi duruyor hala önümüzde. Bu bahsi açmaya yarar en önemli özelliği de sahip olduğu süper güçler değil elbette. Bütün o ihtişamlı özellikler yanında, arada sarkan yönleri olsa da, karakterindeki canlılık ve tutarlılığa sahip feminist imgeler Wonder Woman’ın diğerlerinden ayrı bir yerde olmasını sağlıyor.


6 Ocak 2017 Cuma

Blendax Şampuan / 80’ler Deposu


Blendax şampuan’ın şimdilerde öyle oval, şekilli, pahalı filan göründüğüne bakmayın. 80’lerde hemen her evde bulunurdu Blendax. O zamanlarda şimdi olduğu gibi dakika başı girilmezdi banyoya. Haftada bir pazar günleri ailecek sırayla yıkanılırdı, o kadar. Malum ertesi gün hafta başı ya, temiz temiz olmak lazımdı. Büyükler işe, küçükler okula. Modern dünyadaki gereksiz gerginliğimize siper olarak kullandığımız Pazartesi sendromu da henüz keşfedilmemişti ayrıca.  O haftalık banyolara dair en net hatırlanabilecek iki şeyden biri Blendax diğeri de alttan odunla yanan 1,5-2 m.’lik şofben (şohben değil!) ‘dir.


Sovyet Posterleri


Sovyet posterleri, 1920’lerden başlayarak özellikle 2.Dünya Savaşı döneminde etkili bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Tüm posterlerde amacı hedefleyen her tür cümle hiç çekinilmeden sarf edilmiş, bir bakıma ‘her şey mübahtır’ yolu tercih edilmiştir. Onca yıllık SSCB’yi, yaptıklarını, doğrusunu yanlışını tartışacak değiliz elbet. Amaç propaganda posterlerindeki estetiği ve iyi de kötü de olsa etkili biçimde kullanılabildiğini görmeye çalışmak.


5 Ocak 2017 Perşembe

Konuk Kaplan / P’u Sung-Ling / Kitap


Konuk Kaplan, Arjantinli yazar ve kütüphaneci Jorge Luis  Borges‘in adı ve sayesinde dünyanın çeşitli yerlerinde tanınmış bir yapıt. Kitapla ilgili bilgi vermeye ait olduğu dizi üzerinden anlatmaya başlamak daha doğru olur sanırım. 1974 yılı civarlarında İtalyan editör Franco Maria Ricci Arjantin’e Borges’i ziyarete gider. Konu konuyu açar ve Ricci aklındakini Borges ile paylaşır. Fikir, ünlü yazarın “özel kitaplığı”nın yayınlanmasıdır. Gözleri görmeyen ama buna rağmen iflah olmaz bir okur olan Borges’in seçtiği, önemli bulduğu, beğendiği kitaplar bir dizi halinde yayınlanacaktır. Borges fikri sever ve hazırlanacak olan diziye kendisinin aynı adlı hikayesinden yola çıkılarak Babil Kitaplığı adı verilir. 1975-1985 yılları arasında yayınlanan bu diziyle bir süredir unutulmuş olan bazı kitaplar ya da öyküler de yeniden keşfedilir.


3 Ocak 2017 Salı

Jan Saudek / Değişik Bir Fotoğrafçı


Jan Saudek, fotoğrafları inceleyen izleyiciye ufuk açan, ilham veren, endişelendiren, korkutan, gülümseten, can acıtan, haz aldıran bir fotoğrafçı. Fotoğrafları sadece “çekmek” ile yetinmiyor. Onları elle renklendiriyor, aynı görünümde farklılaştırarak pastel bir hava yakalıyor.
1935 yılında Prag’da doğan Saudek çocukluğunun denk geldiği dönemi zor şartlar altında geçirmiş. Babasının yahudi bir Çek olmasından kaynaklı Nazilerin birincil hedeflerinden biri haline gelmişler. Ailenin neredeyse tamamı Theresienstadt kampında öldürülürken, kardeşi Karel ile birlikte Mischlinge kampında bulunan Jan ve babaları Gustav aileden geriye kalanlar olmuşlardır.

Eloy'dan Frank Bornemann ile Söyleşi...


Frank Bornemann ile 2008 yılında yapılan bu röportaj daha önce gentleoctopus.blogspot.com‘da yayınlanmıştı. Röportaj, Eloi lakaplı Mert Göçay tarafından yapılmıştır ki Mert aynı zamanda Nemrud ve Altın Madalyon gruplarının vazgeçilmezidir. Kendisi üşenmemiş, Almanya’ya gitmiş ve Eloy’dan Frank Bornemann’ı bularak hem onu hem de bizi şaşırtarak şaane bi röportaja imza atmıştır.


2 Ocak 2017 Pazartesi

Spectral / 2016 / TV Film


Spectral, internet çağında dönüm noktası olmaya aday bir film. Kısaca Web tabanlı medya sağlayıcısı olarak açıklayabileceğimiz Netflix’in bu alanda devrimsel sayılabilecek bir niteliğe sahip yeni yapıtı. Sinemadan televizyona oradan da internet tabanlı yayın anlayışına geçen kültürün hızlı ve bir o kadar da kaliteli sonuçlarını ortaya çıkaran Netflix bu alandaki sınırları zorluyor.


Bozuk Para Resim Sanatı / 80’ler Deposu


Bugünden bakınca “ bozuk para resim sanatı ” tabiri komik geliyor tabi ama o zamanlar bu iş ciddi bir sanat dalıydı. Çeşit çeşit, boy boy ‘demir’ paralar (niye demir diyorduysak artık, neticede nikel paraydılar.) ince dosya kağıdı altına konur ve tercihen kurşun kalem veya mavi kopya kalemi kağıda paralel (o paralelle bu aynı değil şüphesiz) olarak sürtülerek para üzerindeki kabartmalar kağıda aktarılırdı. Kısa süren ama dikkat gerektiren bu işlemin son derece ciddi bir iş olarak algılandığını belirtmekte fayda var.


Creedence Clearwater Revival / 1968 / Albüm


Kişisel olarak Rock tarihinin en sevdiğim isimlerinden birine sahip olan bir grubun en sevdiklerimden biri olması da ayrıca takdire şayan bir durum. İki birader John ve Tom Fogerty ile ikisinin aynı okuldan arkadaşları Stu Cook ve Doug Clifford’la kurdukları grup ilk dönem The Blue Velvets ikinci dönem The Golliwogs adıyla bilinir. 1967 yılı sonlarındaysa Creedence Clearwater Revival adını alır. İsim Tom’un arkadaşı olan Credence Newball (ikinci bir e harfi eklenir), Olympia Bira’nın TV reklamlarında çıkan sloganı “Clear Water” ve Delta Blues hayranı grup elemanlarının müziği ve gruplarını yenileme fikrinden ortaya çıkar. Anlatılana göre Stu Cook bu isme epeyce güler ve isim hakkında “Bu isim Buffalo Springfield ve Jefferson Airplane’den bile daha tuhaf” der ve isim kabul görür. Ama uzun bir isim olduğu için de sıklıkla Creedence ya da CCR olarak bilinirler.


Amerikan Dizileri Sinemayı Solladı!


Dizi piyasasının karşısında son dönemde sinemanın özellikle de Amerikan sinemasının tıkandığı görülüyor. Yaratıcı fikirlerin ve kaliteli yapımların pek gözlemlenmediği bir dönem geçiriyor. Popcorn sineması için kaliteli kavramını ‘yüksek bütçeli ve iyi oyunculardan kurulu bir kadro’ olarak almamak lazım. Her zaman işe yarayan bir yöntem olmadığı artık herkesçe bilinmekte. Yaratıcı fikirlerden örülü bir hikayenin, filmin içine girdiği türün (aksiyon, bilimkurgu, macera, vs.) genel özellikleri ile fark yaratan yeniliklerin birleştirildiği, oyunculuğun da bu yapıya uyduğu filmler artık pek görünmüyor.


İki Dünya Savaşıyor / Poul Anderson / Kitap


Jack Vance’in En Son Kale’sinden sonra insanın içindeki bilimkurgusal merağa ve açlığa çok iyi gelen İki Dünya Savaşıyor (The War Of Two Worlds)’dan bahsetmemek olmaz. İskandinav kökenli Poul Anderson’un 1959 yılında yayınladığı bu kısacık ama bir o kadar da etkili kitabı değerli kılan şeyi anca sonuna dek okuduğunuzda anlıyorsunuz. O nedenle bu etkiyi betimlemeye çalışmıyorum hiç.
1959 tarihli olup da geleceğin olası durumlarından birini bu kadar gerçekçi anlatabilen, araya aksiyon ve polisiye sosunu katabilen, az miktarda bahsettiği teknolojinin yazıldığı tarihten 50 yıl sonra bile sakil durmamasını sağlayabilen, insani duygu durumlarını es geçmeden bizim için devasa sayılabilecek bir savaşın nedenlerini, anlamsızlığını ve her durumda umut olabileceğini kısa, öz anlatmayı başaran bir yazar ve kitabını okumuş olmak da benim için ayrı bir keyif tabi.

Macit Beni Otomobillendir! / Şimdi Reklamlar


Macit’in hikayesine buyrun… 90’lı yılların başı. İlk özel TV Magic Box Star 1 kurulmuş. Yıllarca TRT egemenliğinde kalan TV’de sansürle uğraşıp dururken birden hayatımıza Tutti Frutti’ler, Yasemin Evcim’ler girmeye başlamış. Milletçe biz de azıtmışız tabi. Sanırım aynı dönem, bu ülkede yaşayan insanlara atfedilen ve bize de ilkokul 4.sınıfta öğretilen, milletimizin özelliklerinin değişmeye başladığı dönem. Hoşgörü, misafirperverlik, vicdanlı davranışlar, iyilik anlayışı gibi kavramların bizden uzaklaşmaya başladığı bu yıllarda bakış açımız değişmiş ve hayatımıza yenilikler girmiş. Eskiden olsa kabul etmeyeceğimiz ama o dönem güle oynaya kucakladığımız yenilikler…


Steve McQueen / Efsane Oyuncular


Terence Steven McQueen ya da bilinen adıyla Steve McQueen 60’lı ve70’li yıllarda önemli filmlerde oynamış, sevdiğimiz abilerimizdendir. 1930 doğumlu olan McQueen doğumdan hemen sonra babası tarafından, birkaç yıl sonra da annesi tarafından terk edilmiştir ve kendisi Missouri’deki amcasının yanında büyümüştür. 12 yaşında annesi Steve’i tekrar almış ama 2 yıl sonra yerinde duramayan, asi ve hırçın çocukların gönderildiği bir ıslah evine bırakmıştır. Zorluklarla geçen ıslahevi yıllarının ardından 17 yaşındayken orduya yazılmış 1950’de Deniz Kuvvetleri’nden ayrılmıştır. 1952’de oyunculuk dersleri almış ve 1958 yılında ilk başrol deneyimi olan The Blob‘a kadar TV dizilerinde oynamıştır.


Tavuklu Saat / 80’ler Deposu


Daha önce bloglarımdan birinde Tavuklu Saat ile yazmaya başladığım 80’lerden kalma hatıra nesnelerini buraya da almayı uygun gördüm. Her ne kadar geneli düşündüğümüzde 80’ler ile ilgili pozitif olarak söylenecek pek bir şey yok gibi gelse de işin aslı öyle değilmiş. O dönemden hatırladıklarımı yazmaya başlayınca yazdıkça yazasım geliyor. Ne çok şey varmış içimizde yer eden. Tavuklu Saat ile başlayalım hadi.

DEVAMI...

Soylent Green / 1973 / Film


İnsanın en büyük korkusunun ‘bilinmeyen’ olduğunu kabul edersek geleceğe dair ürkütücü edebi eserlerin, bilimkurgu’nun ve sinema filmlerinin sayısının neden fazla olduğunu daha iyi anlamış oluruz. Kimi zaman kargaşanın ortalıkta kol gezdiği kimi zaman insan sayısının azaldığı kimi zaman mahrumiyetin had safhaya geldiği böyle yüzlerce eser arasında Soylent Green yapısı itibari ile bir adım öne çıkar. Yönetmen Richard Fleischer‘ın Harry Harrison‘ın “Make Room! Make Room!” (Yer Açın! Yer Açın!-Metis Yayınları) adlı romanından yola çıkarak yaptığı film yakın gelecekte, 2022 yılındaki distopik dünyayı anlatır.


En Son Kale / Jack Vance / Metis Yayınları



Metis Yayınları’nın 90’lı yıllarda başladığı bilimkurgu dizisi ile hayatımıza renk geldiğini hatırlıyorum. Yanılmıyorsam her ay 1 kitap yayınlanıyordu o dönem. Kavram yayınlarının birkaç kitabı ve sürekli sahafları dolaşarak peşinde olduğumuz Baskan bilimkurgu dizisinin yanına güzel bir ek olmuştu türü sevenler için. Mümkün mertebe türün önemli, ödüllü ve ilk sıralarda olan kitaplarını çeviriyor olmaları da ayrı bir keyifti.